Gömlek bitti bitecek. Düğmeleri kaldı dikilecek. Tahta makaralardan da ne zamandır arıyordum. Yılların astarcısında buldum.
Neon bilekliklerden bi tane daha yaptım. Kabul ediyorum bu bilekliklerden abarttım sanırım. Bir çoğunu hediye ettim zaten.
Bunu da çok sevdim ben.
Burdanın Şubat 2012 sayısından 102 numaralı model. Dergideki model çok farklı tabi. Bu iki kumaşı kumaşçıda gördüğümde kafamda bu ceket belirdi. Hani böyle ampul yanarya başının üstünde, heh işte aynı öyle ampuller yandı, model belirlendi ve dikildi.
Ceket: ben diktim
Tişört:stradivarius
Pantolon: fabrika
Ayyakkabı: stradivarius
Kolye: ben yaptım
Küpe ve yüzükler izmir caddesinden
Son dönemlerde çarpı işi yapanların favorisidir "keep calm and carry on". Bende çarpı işi olarak bu nadide(!) sözü evimde bulundurmak istiyordum mamafi sabır gösteremedim. Etamin gibi değil bu ketenler, insanı zorluyor.
Bende işin kolayına kaçarak "kes kopyala yapıştır" üçlüsüylen bu işi bitirdim.
İhtiyacımız olan malzemeler çok basit:
1-Çerçeve
2-Çerçeve boyutlarında keten kumaş(kağıtta seçilebilir fakat kumaşın duruşunu ben daha çok beğeniyorum.)
3-Harfler
4-Makas
5-Yapıştırıcı
Kestiğimiz harfleri tek tek yapıştırıyoruz.
Taaa taaa. Kısa yoldan "keep calm and carry on" posterimiz hazır.
Ben böyle hep dikeyim, giyeyim, giydireyim seviyorum bu işi. O gün çok yorgun olsam dahi
illa o makinanın önüne oturulacak arkadaş! Ben çok seviyorum dikiş dikmeyi, geç
farkettim işte. Aslında 5 yaşından bu yana dikiş dikerim ben ama gel gör ki makine
almakta gecikmişim.
Çok sevdiğim la zenza
pijamalarından feyz alarak bu ikisini diktim. Çok ta rahat oldular.
Pembe pijamalı pozlarda çok absürt olmuş:)) Neyse amaca yönelik. Sonuçta göstereceğim şey görülüyor mu? Evet. Sorun yok o zaman:)
İlk insanlar kalbin duyguların merkezi olduğuna inanırlarmış. Heyecanlandıklarında, korktuklarında kalbin gümbür gümbür atması ve kalbe alınan yaralarda hemen ölümle sonuçlanması bu düşünceyi pekiştirmiş ve duyguların, aşkın sembolü olmuş kalp.
Kalp sembolü ise Biyolog John Hertner'e göre Katolik kilisesinin insanları deneysel amaçlı kesmeye izin vermemesinden dolayı, o dönemin bilim adamlarının deneyde kurbağalar kullanmalarıyla bağlantılıymış. Kurbağaların kalplerine giren ve çıkan anadamarların kalp ile birlikte kullandığımız kalp sembolünü oluşturması ile bu sembol oluşmuştur. Ayrıca mitolojide İştar'ın kalçalarını simgelediğide söylenmekte. Ama ben bunu hiç romantik bulmadım:)
Öyle ya da böyle kalp şekli güzeldir, hoştur, şirindir. Onu rengarenk kumaş ve kurdelalarla kullanırız işte böyle.
Ben çok sevdim küçük kalplerimi. Evde de oraya buraya atar, bakar, sever dururum artık.
Biri mutfağımda;
Biri de banyomu süsledi.
Diğerleri dursun bakim bi köşede, nasılsa yerini bulur.
Sonbahar ve kış mevsimini çok severim ben. Battaniye, kar, kahve, sahlep, sıcak bi çay, film, kitap bende sıcacık etkiler bırakır. Genelde yaz gelirken insanın içi kıpır kıpır olur ama bende tam tersi. Kış benim kalbime yumuşacık dokunur, bi güven duygusu gelir. Aile, portakal kokusu, muhabbet, televizyon, içimde uyandırdığı duygular bunlar. Belki de bi kaç kişiye bu yazıyla kışı sevdirmiş olabilirim:)
Kış gelirde hazırlığı olmaz mı? Hele benim gibi istiflemeyi seven bi insan hazırlık yapmazsa olmaz tabi. İlk hazırlıklar turşular. Acı biber turşusu ve karışık turşu. Benim için belli bi tarif yok. Biraz tecrübe, biraz hafıza, birazda atmasyon ile hazırlanmış turşularımız karşınızda. Afiyetler olsun...
Bim marketler zincirinin(!) her cuma farklı ürünleri geliyor. Hemen hemen herkes biliyordur zaten her sokakta olduğu için:) Benim sokağımın başında da bir bim var ve ara sıra uğruyorum. Malum başlayacak olan okullar için heryerde kırtasiye malzemeleri var. Kırtasiye malzemelerine karşı bi zafım var zaten. Bu mantar panoyu gözüme kestirdim bende. Baktım baktım çok ham göründü gözüme. Bende değişsin istedim.
Elimde olan fotoğrafları astım. Belki değiştiririm belki de böyle kalır.